Kader ve Kaza Kader ve Kazaya iman etmek inanmak ne anlama gelir?

Kader ve Kaza ne demek?

Kader; Allah’ın sonsuz ilmi ve gücüyle evrende olmuş ve olacak her şeyi takdir etmesidir.

Kader konusuna Enam Suresinin 96. Ayetini örnek verebiliriz: “O, karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, Güneşi ve Ayı da ince birer hesap ölçüsü kıldı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla bilenin takdiridir (ölçüp biçmesidir).”

Kaza ise; Ezelde bilinen ve takdir edilen şeyin,  yeri ve zamanı geldiğinde Allah tarafından yaratılmasıdır.

Kader ve Kaza konusu ile ilgili örnek vermek gerekirse; “Su 100 derecede kaynar.” kuralı kader kavramını ifade ederken, 100 dereceye ulaşan suyun kaynaması da kazadır.

Kader ve Kazaya iman etmek/inanmak ne anlama gelir?

Allah’ın ilminin sonsuz olduğunu, her şeyi kuşatan bir iradesi bulunduğunu ve onun kudretinin bütün varlıklardan üstün olduğunu kabul etmektir. Bu yönüyle kader ve kazaya iman, Allah’a iman etmenin doğal sonucudur ve dinimizin inanç esaslarındandır.

Kader ve Kazayı anladık. Peki Cüzi İrade ve Külli İrade ne demek?

İlk önce Allah’ın sıfatlarından olan “İrade” ne demek onu tanımlayalım. “İrade” Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisinde: “Bir davranışı tercih edip gerçekleştirme gücü” olarak tanımlanır.

Bu tanımdan yola çıkarak Külli irade; Allah’ın bir şeyi dilemesini/olmasını istediği şeye sadece ol demesin yeter olmasıdır.

Cüzi İrade ise; Külli İradenin yansıması olarak insana tanınan kısmi seçme hakkıdır. Örneğin; İnsan, iradesiyle Allah’tan ister, Allah da külli irade ve kudretiyle insana istediğini verir. Mesleğimizi, eşimizi, arkadaşlarımızı vs. seçmemiz cüzi iradedir. Ama şunu unutmamak lazım; bizim seçtiğimiz her şey Allah’ın bilgisi dahilindedir. Bir şeyin olması için Allah ol! dediyse bütün insanlar bir araya gelse o şeyin olmasını engelleyemez. Tam tersini de düşünebiliriz; Bir şeyin olmasını Allah dilemediyse bütün insanlar bir araya gelse onu değiştiremez. Bir şeyin olması için bize düşen pasif duanın yanı sıra (elleri açıp dua etmek) aktif dua da (olmasını istediğimiz şey için meşru dairede elimizden gelen her çabayı göstermek) etmek gerekir.

Kader ve Kaza İnancı ile ilgili doğru tavır ne olmalı?

Doğru tavrın ne olduğunu kavrayabilmek için ilk önce yanlış tavra örnek vermek gerekir. Mesela; Günlük hayat da sıkça duyduğumuz: “Kader mahkumuyuz”, “Ne yapayım kaderim böyleymiş!”, “Kader Utansın!”, “Sınavı geçemedim, böyle kader olmaz olsun” gibi örnekler Kader ve Kaza ile ilgili yanlış tavrı ve inancı gösterir.

Doğru tavra örnek olarak ise şöyle denilebilir: “Ben elimden geleni yaptım lakin olmadı, demek ki nasip değilmiş ya da hayırlısı olsun, belki de olmaması daha hayırlıdır, doğrusunu Allah bilir” ya da “Çalıştım çabaladım ama sınavı geçemedim, demek ki yeterince çalışmamışım ya da verimli çalışmamışım, bir daha ki sefere daha verimli ve doğru çalışırsam sınavı kazanabilirim”veyahut da “Ben bir suç işlediğim için şu anda sıkıntı çekiyorum. Bu kaderin suçu değil, bu benim yapıp ettiklerimin bir sonucu olabilir. Suç işlediğim halde sıkıntı çekmediysem bu benim sıkıntı yaşamayacağım anlamına da gelmez. Belki de işlediğim suçun ya da günahın karşılığını bu dünya da değil Ahiret de göreceğim.”

Son olarak insan yaptığı kötü şeylerin sonucunu genelde Kader ve Kazaya yüklediği gibi iyi şeyleri de kendinden bilebilir. Bu durum insanoğlunun ne kadar bencil olabileceğini göstermektedir. Kişi Müslüman ise başına gelen kötü şeyler de kendisini hesaba çekmeli, acaba bu neden başıma geldi ya da nedenini bulamazsa (Dünya’ya gönderiliş gayesi içerinde imtihan edilmenin de olduğunu hatırlayarak) “imtihan mı ediliyorum” diyerek sabretmelidir. İyi bir şey başına geldiğinde ise Allah’a şükretmeli ve tevazu göstermelidir.Bu durumu Allah’ın bir lütfu/ikramı olarak değerlendirmelidir.

 

Yorum yapın