Egemenlik ve Bağımsızlık Milli Egemenlik Ve Milli Bağımsızlık Aynı Anlamamı Gelir?

MİLLİ EGEMENLİK VE MİLLİ BAĞIMSIZLIK NEDİR?

MİLLİ EGEMENLİK: Egemenlik ­; bir ülkede veya toprak parçası üzerinde kanun veya kural koyma gücüne denir. Egemenlik aynı zamanda bir devletin sahip olduğu toprak parçası ve bu toprakta yaşayan milletinin üzerinde yetki gücünü ifade eder.

Milli egemenlik ise Egemenlik gücünü verme yetkisinin  halkta olmasıdır. Bir devlette yöneticilerin halk tarafından seçilmesine denir. Milli egemenliğin en önemli göstergelerinde biri meclisin varlığı ve bu meclisi oluşturan vekillerin demokratik seçimlerle belirlenmesidir.

Milli  Egemenlik, Ulusal Egemenlik ve Hakimiyeti Milliye olarak ta adlandırılabilir.

MİLLİ BAĞIMSIZLIK: Bağımsızlık; Bir milletin kendi toprakları üzerinde yaşarken hiçbir gücün etkisi veya denetimi altında olmamasıdır. Bir devlet kendi toprakları üzerinde başka bir devletin etkisini hissetmeden hür bir şekilde yaşıyor ise o devletin bağımsızlığından bahsedebiliriz. Yöneticilerin temel görevlerinin başında yönettiği ülkesinin her türlü şartta bağımsızlığını korumak ve sürdürmektir.

  1. Kemal Atatürk , Kurtuluş Savaşı yıllarında ‘ Ya istiklal ya Ölüm ‘ derken bir milletin bağımsız olmadan yaşayamayacağını açık bir şekilde ifade etmiştir.

MİLLİ EGEMENLİK VE MİLLİ BAĞIMSIZLIK ARASINDA Kİ FARK NEDİR?

Her ne kadar ilk bakışta aynı gibi görünse de iki kavramda bir birinden çok farklı anlamlar içerir. Milli Egemenlik; daha çok ülkenin nasıl yönetildiği ile ilgilidir. Milli Bağımsızlık ise ülkeyi yöneten gücün diğer ülke ve milletlere karşı duruşu ile ilgilidir.

Eğer başta bulunan yöneticilerin halk tarafından seçilerek geldiğinden bahsediyorsak Milli Egemenlik kavramının varlığından bahsedebiliriz.  Ülkeyi yöneten kişi veya kişilerin nasıl başa geldiğine bakılmaksızın dış güçlere, devletlere veya milletlere karşı hür bir şekilde ülkeyi ve halkını yönete biliyorsa Milli Bağımsızlık kavramından bahsedebiliriz.

Örnek: Osmanlı Devletinde Kanuni Sultan Süleyman Dönemine baktığımızda; Ülke yöneten padişahın seçilmeden babadan oğluna geçen bir yönetim anlayışı doğrultusunda geldiğini görüyoruz. O halde bu durumda Milli Egemenlikten bahsedemeyiz.  Fakat yine bu dönemde Osmanlı devletinin diğer millet ve devleri iç işlerine ve dış işlerine karıştırmadığını görüyoruz. Ve ülke içerisinde hiçbir gücün etkisi olmadan yönetildiğini biliyoruz. Bu durumda Milli Bağımsızlıktan bahsedebiliriz.

Örnek: Türkiye Cumhuriyeti Devletine baktığımızda; Devlet yöneticisinin halk tarafında seçildiğini ve meclisin olduğunu bu seçimlerin demokratik bir biçimde yapıldığı bildiğimizde Milli Egemenlik ilkesinin varlığını da anlayabiliriz.

Örnek: Yine Osmanlı Devletine baktığımızda; Osmanlının son dönelerinde 2. Abdülhamit zamanında Düyun-u Umumiye’nin kurulduğunu ve bu kurumun yabancıların denetiminde Osmanlının Dış Borçlarını temin etmek için faaliyet gösterdiğini anlıyoruz. Bu durum da Milli Bağımsızlıktan bahsetmemiz mümkün değildir.

OSMANLIDA MİLLİ EGEMENLİK VE MİLLİ BAĞIMSIZLIK

Öncelikle şunu bilmemiz iyi olacaktır; Osmanlı Devleti  hüküm sürdüğü tarihi boyunca hiçbir dönemde tam anlamıyla Milli Egemenlik ile yönetilmemiştir. Fakat bazı dönemlerde kısmen de olsa halkın yönetime katıldığını görüyoruz.

Bu dönemin başında 1876 yılında ilan edilen 1.Meşrutiyet ve 1908 yılında ilan edilen 2.Meşrutiyet gelmektedir.

1 Meşrutiyet;   Kanun-i Esasinin kabulü ile Osmanlı yönetim anlamında değişikliğe giderek Monarşiden Meşrutiyete geçişi yaşamıştır.

Padişah 2.Abdülhamit zamanında ilan edilen Meşrutiyet yönetim biçimi; Ülke yönetiminde padişah ve halkın söz sahibi olması anlamına gelmektedir. Böylelikle Osmanlı Devletinde seçimler yapılmış ve halk tarafından oluşturulan Mebusan Meclisi açılmıştır. Halk Mebusan meclisine seçimler aracılığı ile seçtikleri vekillerle yönetimde kısmen de olsa söz sahibi olmuştur. Bu durumda da kısmen de olsa Milli Egemenlikten bahsedebiliriz.

Osmanlı Devletinde Milli Bağımsızlık kavramını incelediğimizde; güçlü olduğu Kuruluş, Yükselme ve Nispeten Duraklama döneminde bağımsız bir şekilde yaşanıldığını ve yönetildiğini görebiliri.

Fakat güçsüz olduğu Duraklama, Gerileme ve Çöküş döneminde Bağımsızlığını yitirdiğini görmekteyiz.

TÜRKİYE CUMHURİYETİNDE MİLLİ EGEMENLİK VE MİLLİ BAĞIMSIZLIK

MECLİSİN AÇILMASI VE MİLLİ EGEMENLİK

Türkiye Cumhuriyeti’nin  kurulduğu ve kuruluş aşamasında iken M. Kemal ve Arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmalarla birlikte bu sürecinde tamamında Milli Egemenliğin var olduğunu görmekteyiz.

23 Nisan 1920 TBMM açılası ile birlikte, henüz yurt işgal altında iken ve Osmanlı Devleti henüz daha yıkılmamış iken M. Kemal Arkadaşları  halkı bir araya getirip TBMM açmaları ve Meclisi her şeyin üstünde tutmaları, M. Kemalin ‘ Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir’ demesi bu topraklar üzerinde ebediyen Milli Egemenlik anlayışının var olacağının göstergesidir.

KURTULUŞ SAVAŞI VE MİLLİ BAĞIMSIZLIK

Kurtuluş Savaşı yurdu yer yer işgal etmiş düşmanı bu topraklardan atma mücadelesidir. Bunun temel amacı Milli Bağımsızlığa olan düşkünlüktür. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş süreci olan Kurtuluş Savaşı Milli Bağımsızlık temeline dayanmaktır. Böylelikle Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana Bağımsızlık doğrultusunda hareket etmiştir. M. Kemal Atatürk dış politikanın temelini oluştururken Bağımsızlığı vazgeçilmez unsur olarak görmüştür.

Bu doğrultuda Türk halkı yöneticileri ile birlikte bağımsız bir şekilde bu coğrafyada var olmaya devam etmektedir.

Yorum yapın